Vincent'ın Sandalyesi ve Piposu
Arles: Aralık 1888 |
Gauguin'in Sandalyesi
Arles: Aralık, 1888 |
Genel Vincent'ın ve Gauguin'in sandalye resimleri, Van Gogh'un bugüne kadar en çok analiz edilmiş resimlerinin başında gelir. Dr. Jan Hulsker bu konuda "Sonraki yıllarda üzerine bu kadar çok yazılan az sayıda Van Gogh resmi vardır."1 demektedir. Bu iki eş resmin bu denli üzerilerinde durulmasının temel sebebi ana temanın altında yatan sembolik anlamlardır. Van Gogh bazı mektuplarında bu resimlere değinmiş ancak anlamlarına ilişkin yorumlara girmemiştir. Eleştirmen G.-Albert Aurier'ye yazdığı mektup 626a'da (10 veya 11 Şubat 1890) Vincent Gauguin'in sandalyesini "kasvetli kırmızı-kahverengi ağaçtan yapılmış ve yeşilimsi otlardan oturma yerinde bir oturan olmadığı için üzerine yanan bir mum ve çağdaş romanlar konmuş." olarak tanımlar. Aşağıda detaylı olarak tartışılan sembolik anlamlarına ek olarak, bu iki resim aynı zamanda birlikte sergilenme şekilleri açısından da kendilerine özgüdür--birlikte gösterildikleri az sayıdaki sergilerde (örneğin Londra, 1968) veya bir kitapta yan yana. Genel olarak resimler yukarıda gösterildiklerinin tam tersi yönde konumlandırılırlar. Diğer bir deyişle, eğer Gauguin'in sandalyesi sola konulursa sandalyeler farklı yönlere bakarlar, ki bu da Van Gogh ve Gauguin'in sıklıkla çatışan karakterlerini yansıtır. İki ressamın uyumsuz ilişkileri göz önüne alınarak, bu iki resim genelde bu şekilde gösterilegelmiştir. Diğer yandan, eğer resimler yukarıdaki gibi gösterilirlerse farklı bir yorum ortaya çıkacaktır: Arles'daki "Sarı Ev"'deki ilişkilerinin talihsiz bir sonucu olarak ortaya çıkan çatışma ortamına rağmen yine de birbirlerine karşı duydukları saygı ve takdir. Teknik İki sandalyenin renk paletleri birbirinden gece ve gündüz kadar farklıdır. Van Gogh'un iskemlesi günışığını
hatırlatan daha açık tonlar kullanılarak yapılmışken, Gauguin'inkinde daha koyu ve kasvetli tonlar kullanılmıştır.
Van Gogh iki resmi şöyle tanımlar: "Net renkler kullanarak bir ışık etkisi yaratmaya çalıştım"
(Mektup 571: c. 23 Kasım 1888). William Hardy'nin Van Gogh:
The History and Techniques of the Great Masters isimli kitabı Vincent'ın Sandalyesi ve Piposu'nda
uygulanan teknik üzerine detaylı bir analiz içerir:
Pipo, mendil ve tütün resme hem anlatımsal hem de imgesel açıdan fark getirirken, serin ve ılıman tonların
uyumu arasında bembeyaz bir ayrım oluşturur. Sandalyenin konturlarının belirtilmesinde kullanılan mavi rengin sakinliği, resmin genelinde hissedilen
duyarlı işçiliğin etkisini güçlendirmektedir.
Yer döşemeleri Van Gogh'un o dönemde yaptığı diğer pek çok resminde
olduğu gibi dalgalı bir şekilde boyanmıştır. Kısa yatay ve dikey fırça darbeleri kırmızı, kahverengi ve yeşil
bölgeler oluşturur. Sürülen boyanın kalınlığı fırça darbelerinin tuvale ilk değdiği noktalarda farkedilebilir.
(sayfa 43-44)
Sembolik Yorumlar
Yukarıda değinildiği gibi, Van Gogh'un tüm eserleri içerisinde bu iki resim sembolik anlamlandırma açısından en fazla yoruma konu olanlar arasındadır.
Pek çok Van Gogh resmi bugüne kadar sembolik yorumlara konu olmuştur. Örneğin, İncil'li Natürmort bunlardan
birisidir. Bu resim Ekim 1885'te, Vincent'ın babasının ölümünün üzerinden kısa bir süre sonra yapılmıştır.
Vincent ve babası babanın ölümünün öncesindeki aylarda, temel olarak karakter uyuşmazlıkları ve de babasının hararetle savunucusu olduğu dini fikirlere karşı Vincent'ın burun kıvırması
sebebiyle gitgide yabancılaşmışlardı. Sonuç olarak bu resim bahsedilen ayrışmayı sembolize etmektedir. İncil Vincent'ın babasını ve genel anlamda dini temsil ederken,
Zola'nın La Joie de Vivre'i olan küçük sarı kitap ise Vincent'ın İncil karşısında Zola'yı tercih edişini simgeler.
Benzer şekilde, iki sandalye resminin de sembolik yorumları oldukça kolaydır. Van Gogh'un kırmızı yer zemininde durmakta olan kendi sandalyesi
oldukça basit ve sadedir. Diğer taraftan Gauguin'in sandalyesi oldukça süslüdür. Dolayısıyla sandalyelerin betimlenme şekillerinin Van Gogh'un hem kendisini hem de Gauguin'i nasıl algıladığı
konusuna açıklık getirdiğini söylemek yanlış olmayacaktır. Yaşamı boyunca Vincent fakir insanlarla bir arada olmayı ve onların dostluğunu
aristokrasiye tercih etmiştir. Vincent'ın Paul Gauguin ile olan ilişkisi oldukça fırtınalı geçmiş ve de kulak kesme olayı ile feci bir şekilde de
son bulmuştu (yine de Van Gogh ve Gauguin kesintili de olsa Vincent'ın ölümüne kadar haberleşmeyi sürdürmüşlerdir).
Gauguin'in sandalyesi çok daha süslü ve gösterişlidir. Muhtemelen Van Gogh kendisini sıklıkla resmettiği yoksul işçi sınıfının bir mensubu gibi görürken,
Gauguin'in temsil ettiği hayatın zevklerine daha yakın duran dünyevi bir görüşe uzak görüyordu.
İki sandalyeye yüklenen sembolik anlamlar bu kadarla kalsaydı çok daha akılcı bir zeminde kalınmış olunurdu. Ancak yorumlar
daha da ileri giderek tamamen spekülasyon niteliğine bürünür. Örneğin Albert Lubin Van Gogh'un yaşamını ve eserlerini psikoanalitik açıdan
incelediği Stranger on
the Earth: A Psychological Biography of Vincent van Gogh isimli kitabında bu iki sandalyeye, bilhassa da Gauguin'inkine odaklanır:
Yapılan yorumlar ne kadar çeşitli olursa olsun, sonuçta bu iki sandalye resmi Vincent'ın en
ustalıkla yapılmış ve de en sevilen resimlerindendir.
|
Not: Bu sayfayı İtalyanca olarak da görüntüleyebilirsiniz.
Van Gogh Galerisi Anasayfasına dön